10 Mart 2013 Pazar

3 Vakte Kadar ... Fütürizm

 Efendim geçenlerde internette sörf yaparken farkına vardığım oldukça da ilgimi çeken Fütürizm Derneğinin düzenlediği 1 Mart Gelecek Günü etkinliğine gitmiştim. Blogda bu konudan bahsetsem mi etmesem mi diye bir düşündüm aslında, çünkü benim blogun geneline bakıldığında pek alakalı değildi. Ancak neticede bu blog benim hayatımdan bir parçaysa etkilendiklerimi, etkilediklerimi ve hissettiklerimi paylaşıyorsam eğer bu etkinliktende aklımın bir köşesine koyduğum bazı şeyler edinmiştim ve elbette paylaşmalıydım.

 Hal böyleyken kısaca fütürizm nedir?... Aslında insanoğlunun belkide çok eskilerden beri merak ettiği gelecekte bizi ne bekliyor sorusunu soruyor, tamamen kendi cümleleriyle aktarıyorum "sosyal yaşamın ve iş yaşamının gelecekte nasıl şekilleneceğine dair uzgörülerde bulunmak üzere multidisipliner çalışmalar yapmak üzere" kurulmuş.

Bilim kurgu ve fantastik film düşkünlüğüm müydü beni bu konuyla ilgilenmeye iten yada gayet kadınsal bir içgüdüyle gelecekten haber alma isteğiymiydi acaba bilemedim...

 Peki bu etkinlikte beni yani evhanımı & anne olarak hayatını devam ettiren özel zevkleri arasında yemek, pasta, kurabiye yapmak şık sofralar kurmak, keçeden süsler imal etmek olan birini etkileyen ne anlatıldı.

 Teknoloji işte olayın en canalıcı kısmı bu!  Elektriğin bulunuşundan bu yana herşey öyle hızlı değişti ki hiçbir nesil bir önceki gibi değil örneğin benim gibi evhanımı & anne şeklinde yaşayan kendi annemle aramızda ciddi bir teknolojiyi kullanma farkı ortaya çıkıyor. Anlatılanlara bakacak olursak bir sonraki nesiller ile bizim aramızda da aynı fark artarak devam edecek. "On parmak daktilo bilen sekter aranıyor" dan bu yana epey şey değişti bilgisayarlarla hayatımıza önce klavyeler şimdi ise dokunmatik ekranlarla el - göz koordinasyonu bizim nesilden çok daha yetkin yeni bir nesil yetişiyor. Henüz iki yaşındaki kızımın Iphone telefonumu o minicik parmaklarıyla öyle bir kurcalaması varki (çok rahat fotoğraflara girip gezinebiliyor , büyütüp , küçültebiliyor) ekrana parola koymak zorunda kaldım.

 Gelecekte teknoloji sağlıktan, eğitime, gıdaya, iş yaşmından, sosyal hayatmıza heryerde olacak bizden bir evvelki nesilinde katkılarıyla henüz direniş aşamasında olsak da çocuklarımızın, torunlarımızın bizim gibi düşünmeyeceği bir dünyaya tam gaz yol alıyoruz .

 Etkinlikte bahsi geçen 3D printer hayret uyandırıcı, hele sağlık teknolojilerinde gelecek için söylenenler insanın içine su serpiyor. İnsan ömrünün uzayacağı, (en çok bu havadise bayıldım) yapay uzuvların son derece gelişmiş olduğu, bedenlerimize yerşetirilecek cipler vasıtasıyla teşhiş ve tedavi yöntemlerinde mekan-zaman kısıtının ortadan kalktığı müthiş bir dünyadan bahsediliyor. 

 Gelecekte eğitim metaryalleri ise bizim nesil için tam bilimkurgu filmi. Alanlara ayrılmış dokunmatik tahtalar, her öğrencinin elinde öğretmenleriyle entegre tabletlermi dersiniz , 3D printerla proje ödevlerini hazırlamalarını mı ...  Tebeşir tozu yuta yuta , set set işlevsiz külçe gibi dergileri - kitapları çantalarımızda taşıdığımız kendi çocukluğumuz düşünüldüğünde hayal alemi gibi :)

 İş yaşamında gelecekte teknoloji şimdiye kadar anlatılanların en güzeli bence, çünkü çalışamıyor olmamın en büyük sebebi olan evimin işimden uzak olma ve günde 3-4 saatimi yolda geçirme durumu gelecekte insanların ofislere gitmeden bulundukları yerden çalışacakları genele yayılmış bir home office çalışma yaşamını vaad ediyor.

 Tabi teknolojinin insan bedenine farklı etkileride olmuş, artık olumlu mudur bilemem ama son 20 yılda baş parmağımız uzamış, bana sorarsanız en fazla evrim geçiren organımız beynimiz olmalı ... yoksa aralarında 25-30 yıl dan başka fark olmayan 2 yetişkin aklı ehil, bedenen sağlıklı insan arasında teknoloji kullanabilirliği açısından bu kadar fark olabilirmi ?

 İş gıda ve doğal kaynaklarımız konusuna geldiğinde ne yazıkki gelecek için sevindirici cümleler kuramayacağım, bunu bilmek için bir etkinliğe gitmeye yada fütürist olmaya hiç gerek yok zaten dünya nüfusunun 7 milyar olduğunu biliyorsak ve bu tüketim hızıyla devam edersek dünyamız bize acı bir dur çıkışı yapacak. İşte burada beslenme sistemimiz GDOlu gıdalarla tanıştırılmış olması gerçeğiyle yüzyüzeyiz.
 GDO savunanların söylediği gibi dünyadaki açlığa ve kıtlığa bir çözümmü yoksa insanoğlunun sonunu hazırlayan bir basamak mı? Uygulanmaya başladığından bugüne hangi açlık sorununu çözüm getirebilmiş tabi ki bunun verilerini de bu konuda yetkin uzmanlar değerlendirmeli fakat bence çok masum değil çocukluğumdan hatırımda kalan bir cümle bu konudaki fikrimi çok net ifade eder sanırım " Oynama Çocuğum Bozacaksın"
 Moderatörlüğünü Alphan Manas & Ece Vahapoğlu'nun birlikte yaptıkları gelecek panelinde Gazeteci İsmet Berkan neden Alaska'da domates yetişmesin, onlar neden bu gıdayı tüketmesin diye fikrini beyan ederken benim aklımdan keşke dünyada ki herşey amacına uygun kullanılsa ve ideallerimizdeki gibi olsa düşüncesi geçiyordu.

Neyse konuyu bağlamak gerekirse gelecekte her ne yapıyorsak yapalım ama monoton olmak gibi bir lüksümüz olmayacak, yeniliklerin neredeyse bir görev gibi takip edileceği , bilginin çok daha önemli olduğu bir dünya bizi bekliyor.

 Geleceğin kızım için ve tüm dünya çocukları için hoş gelmesini umut ediyor,sevgiyle ve umutla kalmanızı diliyorum...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder